HUKUKİ GÖRÜŞÜMÜZ

İşçilerin özel yaşamına müdahale etmenin sınırının ne olacağı konusu iş hukukunda son zamanlarda tartışılan bir konu olmakla birlikte bu hususta yasalarda somut bir düzenleme mevcut değildir. Bu nedenle bu uygulamanın yasal olup olmadığı noktasında doktrinde de tartışmalar mevcuttur. Fakat doktrindeki tartışalar genellikle kişinin “özel hayatının gizliliği” kapsamında olduğu yönündedir. Özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine ilişkin doktrinel tartışmaların tamamı, parmak izi kontrol sisteminin teknik özelliklerinin, işleyişin nasıl olduğunun ve bu sistemle kişinin parmak izinin nasıl alındığının bilimsel araştırılması yapılmadan yapılmış yorumlardan ibaret olması haklı olarak işverenlerin de kafaların da soru işaretleri oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle PDKS alanında kullanılan parmak izi sisteminin teknik işleyişinin ne olduğunun ve bundan sonra kişinin özel yaşamını ihlal edip etmediğinin tespiti gerekmektedir.

Parmak izine dayalı şifrelemenin temel mantığı insanların benzersiz olan biometrik yapısıdır. Her insanın parmak izi dediğimiz parmaklarının ucunda yer alan harita şeklindeki yapının benzeri yada aynısı hiçbir insanda bulunmaz. Parmak izi okuma tarama cihazları parmak ucu dediğimiz, parmağın en ucunda yer alan böyledeki girintili çıkıntılı bir haritaya benzeyen yapıyı kendi algoritmasının şifresi olarak görür. İnsan gözüyle bakıldığında her parmak izi bir diğerinin aynı gibi görülse de kesinlikle aynı değildir. Zaten bu şifreleme algoritmasının temelinde de bu farklılıklar yatar. Öncelikle kişinin parmak izi sisteme kayıt için bir kez tanıtılır. Son derece hassas sensörlere sahip olan bu cihazlar parmak ucunda yer alan girintili çıkıntılı yapıyı tanımlayarak kendi hafızasına yerleştir. Sonraki aşamada kişi gelip parmak izini okuttuğunda parmak ucunda yer alan bu yapı taranarak bir haritası çıkarılır bu harita cihaz içerisinde yer alan parmak izi haritalarından biriyle eşleşirse şifreler açılmış olur. Diğer bir anlatımla bu sistem kişinin parmak izinin resmini çekmeyip, parmak izinin haritasını çıkararak bu haritadaki her bir çizgiye sayısal bir değer atayarak algoritmik şifreleme yapmaktadır. Kişinin parmak izinin resimsel veya fiziksel hiçbir görüntüsü cihaz belleğinden gerek işveren gerekse satıcı firma veya polis tarafından elde edilememektedir. Ancak bilgisayar sistemleri ile alınan kişinin parmak izi değildir. “Minutiae” denen resim dijitalize etme tekniği ile matematiksel bir algoritma saklanmaktadır ve geri dönüşümsüzdür. Dolayısı ile kişi kendisi dahi parmak izini sistemden tekrar görememektedir. Bu hususta Clemson Üniveristesi elektonik ve bilgisayar mühendisliği departmanından NIMITHA CHAMA da bu sistemin teknik işleyişini bilimsel bir dille makalesinde belirtmiştir. (www.ces.clemson.edu/~stb/ece847/fall2004/projects/proj10.doc)

Söz konusu tartışmalarda parmak izinin bir kopyası alınarak bir başka amaçla kullanımı mümkün olmadığı gibi insan haklarını ihlal edecek bir sonuçta yoktur. Bu cihaz, sadece canlılığını sürdüren kişinin, yani damarları kesilmemiş ve ter bezleri hala aktif olan bir kimsenin bir kez kaydedilerek bir takip numarasına (ID Number) dönüştürülen parmak izi verisi ile daha sonra tekrar gelen parmak izinin kodlarının benzerliği hızla kontrol edilmektedir. Yani parmak izi cihazında bir parmak izi resmi kesinlikle saklanmamaktadır. Cihazların kapasiteleri zaten bunlara müsait değildir. Bu nedenle de bu kayıtlar başka hiçbir amaçla kullanılamazlar. Bu kayıttan kopyalanan parmak izinin bir fotoğrafının basımı mümkün değildir.


U
UYGULAMA YÖNÜNDEN

İş yerlerinde çalışan Personelin işe geliş gidişlerinde, vardiya takiplerinde ( PDKS ) parmak izi her insanda farklı olduğu için personelin iş takibinde en güvenilir yöntemdir. Bu nedenle bu uygulama Avrupa ülkelerinin tamamında kullanılan bir yöntem olup, halen de Türkiye’de birçok büyük şirketler tarafından ve kamu kurumları (resmi daireler) tarafından kullanılmaktadır. Hatta bu kuruluşlardan biri olan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne sendika tarafından parmak izi devam kontrol uygulamasının hukuka aykırılığından bahisle açmış olduğu dava Ankara 1. İdare Mahkemesinin 30.6.2005 günlü, E:2005/1195, K.2005/600 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Keza Ankara 12. İdare Mahkemesi 2005/1319 Esas, 2006/918 Karar sayısı ile vermiş olduğu kararında; işe giriş çıkış saatlerinin kontrolü amacıyla parmak izi alınmasının, çalışanların aleyhine kullanılabilecek bir durum oluşturmadığını, bu hususu tevsiken İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sorulduğunu, bu kurum tarafından yazılan bilgi mahiyetli yazıda bu yazılımların polisiye amaçlı parmak izi mukayese işlemlerinde kullanılmaya elverişli olmadığını, kayıtların görüntü olarak başka bir yere aktarılmasının mümkün olmadığını bildirmesi üzerine sendika tarafından açılan davayı reddetmiştir.

Karardan da anlaşılacağı üzere yasal düzenleme olmaması nedeniyle oluşan yasal boşluğu Yargı Kararları doldurmaktadır. Sonuç olarak bir sendikanın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin parmak izi ile personel devam takip uygulamasına idari yargıya taşımış ve yargı sendikanın talebini reddederek çalışmanın bir insan hakkı ihlali olmadığı gibi amacının kötü olmadığına hükmetmiştir. Bu bağlamda parmak izi uygulamaları yönünde hukuki bir engelde kalmamıştır.

Bir çalışana kurum/kuruluş tarafından verilen içerisinde barkod, RFID, ya da manyetik bantlı personel kartı da parmak izinden farksızdır. Çünkü oda kişinin giriş çıkışı ya da faaliyetlerini izleme sayılabilecektir. Kaldı ki parmak izinin tercih edilmesinin nedeni kart maliyetinden kurtulmak, personelin başkasının kartını işe gelmediği halde okutması, kartını kaybetmesi veya unutması gibi durumları ortadan kaldırmaktan başka hiçbir farkı söz konusu değildir. Yani parmak izi neyse, kredi kartı da, barkodlu, manyetik kartlı rfid’li kartta aynıdır. Hatta elkart, bonus kart, Akbil gibi RFID teknolojisi kullanan sistemlerde parmak izi gibi bilgileri içinde barındırırlar.
Türkiye gibi ülkeleri her alanda mahkum eden AİHM gibi kurumlar bu alanda her hangi bir kısıtlama öngörmemiştir.

Zaten Türk yargısı hükmünü vermiştir. Söz konusu olayla ilgili olarak sendikanın açtığı davada Ankara 12. İdare Mahkemesi, önce sendikanın yürütmeyi durdurma talebini reddetmiş sonrada sendikayı haksız bularak uygulamaya vize vermiştir. Sendikanın Bölge İdare Mahkemesi’ne itirazı da sonuçsuz kalmıştır. Danıştay ise İdare Mahkemesi kararların onayarak nihai hükmünü vermiştir. Kaldı ki parmak izi cihazları bazı yargı kurumlarında bile kullanılmaktadır.

Bir çok kimsenin parmak izi sistemleri çalışması hakkında bilgi sahibi olmadığını görüyoruz. Parmak izi denilince ilk akla polisin uygulaması gelmektedir. Halbuki parmak izi cihazlarındaki uygulama bu şekilde değildir. Parmak izi cihazı kişinin okutulan parmak izini resmini çekmemektedir. Parmak izinin türüne göre geliştirilen bir matematik hesabıyla algoritmasını çıkarmakta ve o kişiye bir ID (takip numarası) vermektedir. Parmak izleri birbirinin aynısı olmadığından X kişisinin parmak izini hesaplayıp örnek olarak 13450 ID numarasını vermektedir. Bu kişi tekrar gelip parmak izinin okuttuğu zaman tekrar hesap yapıp 13450 bulunca bu daha önce bana takip numarası kaydedilen kurumda çalışan Y nolu kişi olduğunu bilmekte ve bu kişinin kayıtlı olduğu Y numarasının giriş çıkış saatini kaydetmektedir. İşlem sadece bundan ibarettir.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız üzere PDKS ye yönelik parmak izi uygulamasını kullanmanın önünde hukuksal herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Комментариев нет:

Отправить комментарий